Çarşamba günleri yaptığımız gezilerden biriydi. Bu gün yapacağımız gezimizin ilk durağı Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesiydi. Güzel bir günde kısa bir yolculuktan sonra NGBB’ne ulaşmıştık. Şehrin merkezinde yem yeşil bir bahçeydi. İner inmez hemen etrafı gezmeye başladık. Oldukça büyük ve çok güzel bir yerdi. İstanbul’un orta yerinde böylesine doğal bir yer bulmak keyfimi yerine getirmişti.
Gezimize daha yeni başlamıştık. Arada aklımıza “çimlere basmak yasak mıdır?” diye sorular gelirken sorularımızı yanıtlarcasına bir tabela çıktı karşımıza… Hepimiz bu tabela karşısında oldukça şaşırmıştık. Bizi şaşırtan tabelanın şekli ya da boyutlar değil onun üzerinde yazan yazıydı. Aslında şaşırmamızın nedeni her zaman görmeye alıştığımız o “Lütfen Çimlere Basmayınız” veya “Çimlere Basmak Yasaktır” yazılarının yerine “LÜTFEN ÇİMLERE BASINIZ” yazmasıydı. Bu tabeladan sonra daha rahat bir şekilde gezmeye başladık. Gezmeye devam ederken gördüğümüz bu muhteşem doğanın fotoğraflarını çekmeden olmazdı. Muhteşem kareleri bazen doğanın güzelliğiyle ve parkın şirin sakinleriyle bazen de aralarına karışarak oluşturduk.
Bu bahçede dünyanın değişik yerlerinden getirilen topraklar, değişik ağaç türleri ve çok farklı iklimlerde yetişen yüzlerce bitki varmış. Birbirinden farklı topraklar, ağaçlar, çiçekler ve otsu bitkiler burada bir araya getirilmiş. Bu güzel bahçede bu gezi alanlarının yanında aileler için mesire alanları, çocuklar için keşif ve oyun alanları ve bitki dünyasına ilgi duyanlar için bilgilendirici birçok etkinliğin yapıldığı alanlarda bulunmakta… Bu bahçeyi ziyaret edenler saatlerce yol kat etmeden şehrin merkezinde yeşil doğanın ortasında keyifli vakit geçirme ve bilgilenme fırsatını yakalıyorlar.
Bizde bu doğanın keyfini çıkarıyorduk. Yolları takip ederek gezimize yön veriyorduk. Yeşilin ortasında ağaçların, çiçeklerin ve değişik birçok bitkinin yanında parkın şirin sakinleri de bize eşlik ediyordu. Gezimiz sırasında bazen köprülerden bazen de tünellerden geçerek farklı adalara gidiyorduk. Tünellerin sonunda nereye çıkacağımız hep merak konusu oluyordu. Tünellerin duvarları Osmanlılardan günümüze çiçekler ve onların yerini anlatan resimler yer alıyor. Her tünelde farklı türden çiçeklere ait resimleri bulunuyor. Tünellerde yürürken verilen su sesi insanı bir başka türlü etkiliyordu. Her tünelin sonunda bahçenin başka güzellikleri bizi karşılıyordu.
Bahçe oldukça güzel ve büyüktü. Bir otoyol üzerinden geçerek keşif alanına çıktık. Bahçeye gelen çocuklar unutulmamıştı. Onlar içinde ev, kaykay, labirent ve köprü gibi birçok alan oluşturulmuştu. Bizde bütün bu oyuncakların çekiciliğine dayanamadık ve çocuklar gibi oynamaya başladık. İnsan doğanın ortasında güzel oyuncaklar görünce dayanamıyordu. Daha sonra keşif bahçesinde oluşturulan etkinlik bölümüne geçtik ve orada bir süre dinlendik. Bu alandaki bütün oyuncakların ahşap olması dikkatimi çekmişti. Öyle ki oyun alanının zemininde bile ince hale getirilmiş tahta parçaları kullanılmıştı. Ahşap olan bütün bu oyuncaklar çocukların ilgisini ve dikkatini çekecek renklerle boyanmıştı. Keşif alanını karşısında aileler için mesire alanları yer alıyordu. Bahçenin farklı yerlerinde küçük havuzlar oluşturulmuştu. Ayrıca küçük dereler oluşturulmuştu. Bu dereler oldukça hoş görünüyordu. Derenin akışı ve suyun sesi ortama daha farklı hava ve doğallık katıyordu.
Bizde bu güzel ortamda bazen dereler, tüneller ve köprüler geçerek bazen de adalarda yolumuzu kaybederek gezimizi tamamlamıştık. NGBB’ sinde yapılan hızlı bir doğa turunun ardından gezimizin ikinci durağına doğru hareket etmek için oradan ayrıldık. Ama…
Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi, İstanbul’un orta yerinde etrafında yükselen gökdelenlere, köprülerinin altında ve tünellerinin üstünde vızır vızır geçen arabalara, şehrin koşuşturmasına, kalabalığına ve gürültüsüne inat doğallığını korumaya devam ediyor.
0 yorum:
Yorum Gönder